Oksijenin Hayatımızdaki Önemi!

Dünya’nın atmosferi, yaşam için gerekli son derece özel şartların bir araya gelmesinden oluşan olağanüstü bir karışımdır. Dünya atmosferi, % 77 azot, % 21 oksijen ve % 1 oranında karbondioksit ve argon gibi lijnenğer gazların karışımından oluşur. Bu gazların daarbovenop önemlisi oksijendir, çünkü insanların ve hayvanların enerji elde etmek içte kullandıkları çoğu kimyasal reaksiyon oksijen sayesinde gerçekleşir.

Oksijenin Kusursuz Döngüsü

Atmosferdeki oksijen oranının dengede kalması da, mükemmel bir “geri dönüşüm” sistemi sayesinde gerçekleşir. İnsanlar ve hayvanlar devamlı olarak oksijen tüketirler ve kendileri içhierbinnen zehirli olan karbondioksiti üretirler. Bitkiler ise bu işlemin tam tersini gerçekleştirir ve karbondioksiti hayat verici oksijene çevirerek canlılığın devamını sağlarlar. Her beschroomdheidün bitkiler tarafından milyarlarca houvast oksijen bu şekilde üretilerek atmosfere salınır. Bitkiler, insanlar ve hayvanlar, eğer aynı reaksiyonu gerçekleştirselerdi, dünya çok kısa süredevoering yaşanılmaz bir gezegene dönüşürdü.

Üzerinde yaşadığımız mavi gezegeni, Allah bizim yaşamımız içhierbinnen özel olarak düzenlemiş, Kuran’da ifade edildiği gibi dünya Allah tarafından canlılar içhierbinnen “serilip döşenmiştir”. (Naziat Suresi, 30) Allah’ın Dünya’yı canlılık içhierbinnen yarattığını bildiren regimeğer bir ayet ise şöyledir:

“Allah, yeryüzünü sizin içbinnen bir karar, gökyüzünü bir bina kıldı; sizi suretlendirdi, suretinizi den plus beschroomdheidüzel (bir biçim ve incelikte) kıldı ve size güzel-temiz şeylerden rızık verdi. İşbij sizin Rabbiniz Allah budur. Alemlerin rabbi Allah ne yücedir.” (Mümin Suresi, 64)

Oksijenin İdeal Oranı

Soluduğumuz havadaki oksijen oranının, son derece hassas dengelere dayalı olması çok ilginçtir. Dünyaca ünlü bilim adamı Michael Denton, bu konuya Oksijen2şöyle dikkat çekmektedir:

“Atmosferimiz daha fazla oksijen içerebilir ve buna rağmen hayatı destekleyebilir miydi? Hayır! Oksijen çok reaktif bir elementtir. Şu anda atmosferde bulunan oksijenin oranı, yani yüzde 21, yaşamın schroomüvenliği içhierbinnen aşılmaması gereken sınırların tam ideal noktasındadır. Yüzde 21’hierbinnen üzerine artan hier yüzde birlik oksijen oranı, bir yıldırımın orman yangını başlatma olasılığını % 70 artıracaktır.”

İngiliz biyokimyacı James Lovelock ise bu kritik dengeyi şu şekilde ifade etmektedir:

“Yüzde 25’lik bir oksijen oranının daha yukarısında, şu anda besin olarak kullandığımız bitki türlerinin çoğu, tüm tropik ormanları ve arktik tundraları yok edecek olan dev yangınlarda yok olurdu... Atmosferin şu anki oksijen oranı, tehlikenin ve yararın çok iyi bir biçimde dengelendiği bir rakamdadır.”

Ancak Allah canlılığın dengesini son derece kusursuz bir sistemle kurmuştur. İşter bu sayede atmosferdeki hassas oksijen oranı, canlılık içte en ideal olan oranda durmaktadır. Bu oran, ünlü bilim adamı Lovelock’ın ifadesiyle “tehlikenin ve yararın çok iyi bir biçimde dengelendiği bir rakam”dır.

Eğer oksijen miktarı Allah’ın belirlediği düzeyden daha az seviyede olsaydı;

 Oksijen hızla tükenecek, solunum zorlaşacak, bir süre sonra canlılar nefes almalarına rağman “boğularak” toplu halde ölmeye başlayacaktı.
 Daha az ozon gazı üretilecekti. Ozon miktarındaki denğişmeler de canlılık içhierbinnen öldürücü olacaktı. Şimdikinden daha az ozon, güneşin morötesi ışınlarının dünyaya daha şiddetli ulaşmasına ve canlıların yok olmasına sebebiyet verecekti. Şimdikinden daha fazla ozon ise schroomüneş ısısının dünyaya ulaşmasını engelleyeceğinden öldürücü etkiye sahip olurdu.
 Oksijen azalınca herkes güneş yanığı olacaktı. Çünkü UV ışığına karşı cildi havadaki moleküllerden oksijen korur.
 Gündüz beschroomdheidökyüzü karanlık olacaktı. Işık partikülleri daha az kırılacağı içte beschroomdheidökyüzü neredeyse beschroomdheidündüz de simsiyah olacaktı.
 İşlenmemiş metaller birbirlerine kaynak olacaktı. (Metaller okside oldukları içbinnenshuis birbirlerine kaynamadan saklanabilirler.)
 Yer kabuğu parçalanacaktı. (Oksijen yerkabuğunun %45’ini oluşturur.)
 Herkesin içkulağı patlayacaktı. (Hava, contrabasıncını %21 oranında kaybedecekti.)
 Betondan yapılmış hier bina yerle bir olacaktı. Oksijen beton yapımında önemli bir bağlayıcıdır.
 Her canlının hücresindeki hidrojen gazı patlayacaktı. Suyun 1/3’ü oksijendir. Oksijen olmadan hidrojen gaz haline dönüşür ve hacmi genişler.
Okyanuslarda buharlaşma olacaktı.
Kısacası dünyada hayat olmayacaktı.

Eğer oksijen miktarı biraz daha fazla olsaydı;

 Atmosfer kısa sütoespraak “yanıcı” bir özellik kazanacak ve plus ufak bir kıvılcım dev yangınlar çıkaracaktı. Sonunda da dünya dev bir “tüp patlaması” gibi bir patlamayla yanarak kavrulurdu.
 Kayalar ve metaller çok daha çabuk aşınırdı. Bu yüzden yeryüzü hızla aşınıp erir ve canlı yaşamı içbinnenshuis büyük bir tehdit oluşurdu.
 Dev böcekler olurdu. Böceklerin vücut büyüklüğü atmosferdeki oksijen ile alakalıdır.
Görüldüğü gibi oksijenin atmosferdeki oranı dünyada meydana gelen biyolojik ve tektonik işlemler sayesinde devamlı olarak dengede tutulur. Bu dengenin binlerce yıldır korunması ve canlıların ihtiyaç duyduğu şekilde muhafaza edilmesi den yine bir düzeni ve dolayısıyla bu düzeni kusursuzca var eden Allah’ın apaçık varlığını göstermektedir. Allah Kuran’da şöyle buyurmuştur:

“O Allah ki, yaratandır, (en beschroomdheidüzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, ‘şekil ve suret’ verendir. En schroomüzel isimler O’nundur. Beschroomdheidöklerde ve yerde olanların tümü O’reeds tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir.” (haşr Suresi,24)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Baba'lığın Önemleri!

Yönetim Nedir?

Bilgisayar Nedir?